Büyük Britanya Afrika’yı Nasıl Kontrol Etti?

Afrika, İngiltere’nin birçok Afrika bölgesini sömürgeleştirdiği 19. yüzyıldan beri Birleşik Krallık’ın kontrolü altındaydı. O dönemde dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olan İngiltere, kıtada en güçlü dayanağa sahipti. Bu dönem, Avrupa ülkelerinin Afrika kıtasının kaynakları ve zenginlikleri için rekabet etmeye başladığı “Afrika Mücadelesi” olarak bilinir. İngilizler, Afrika Mücadelesi sırasında edindikleri Afrika topraklarını kontrol etmenin birçok farklı yoluna sahipti. İngiltere, ekonomik, politik ve askeri yollarla Afrika’daki kaynakların ve gücün kontrolünü ele geçirmeye çalıştı.

Ekonomik olarak, İngiltere Afrika kolonilerinin ithalatlarının çoğunu yalnızca İngiltere’den satın almasını zorunlu kıldı. Bu, Afrika ülkelerinin malları için büyük ölçüde İngilizlere güvenmek zorunda kalacağı anlamına geliyordu. Ayrıca, birçok Afrika ülkesi para birimi olarak İngiliz sterlinini benimsemek zorunda kaldı. Bu, İngiltere’nin Afrika kolonilerinin ekonomik politikalarını kontrol etmesini sağladı. Sonuç olarak, Afrika ülkelerinde üretilen zenginliğin çoğu İngiltere tarafından çıkarıldı.

İngiltere ayrıca Afrika kolonilerini kendi endüstriyel ve üretim kapasitelerinde kullanabilecekleri hammadde ve ürün kaynağı olarak görüyordu. Bu, Afrika ülkelerindeki yerli endüstrilerin ve altyapının çoğunu ortadan kaldırmak zorunda kalmaları anlamına geliyordu; bu da bu ulusların zenginliğinin eşit şekilde dağıtılmadığı anlamına geliyordu. Kendi mallarını üretmek için uygun araçlara sahip olmayan Afrika ülkeleri, malları İngiltere’den ödemeye razı oldukları her fiyattan kabul etmek zorundaydı.

Politik olarak, İngiltere Afrika kolonilerini kontrol etmek için çeşitli yöntemler kullandı. Afrika yöneticileriyle anlaşmalar yaparak, İngiltere toprakları üzerinde belirli bir kontrol düzeyi sağlayabildi. Ayrıca, ülke üzerindeki güç ve etkiyi sürdürmek amacıyla Afrika uluslarını İngiliz sistemine benzer bir parlamenter hükümet biçimi benimsemeye zorladılar. Ayrıca, İngiltere, Afrika uluslarını borç içinde tutan vergi politikaları ve Afrika halkını İngilizlere bağımlı bir durumda tutan sosyal politikalar gibi gücü İngilizlerin elinde tutacak politikalar uyguladı.

Askeri olarak, İngiliz birlikleri herhangi bir direniş veya bağımsızlık girişimini bastırmak için birçok Afrika kolonisine konuşlandırıldı. İngiltere ayrıca bilgi toplamak ve hükümetin kolonilerini nasıl kontrol edeceği konusunda daha iyi kararlar almasına yardımcı olmak için kıtaya seferler gönderdi. Ayrıca, askeri varlıklarını sürdürebilmek için çeşitli Afrika ülkelerinde büyük askeri üsler kurdular. Buna ek olarak, İngiliz kuvvetleri, imparatorluk yönetimlerine karşı ayaklanmaya cesaret eden Afrika halkına karşı çeşitli acımasız taktikler uyguladı.

Genel olarak, İngilizler Afrika kolonilerini kontrol etmek için ekonomik, politik ve askeri araçların bir kombinasyonunu kullandılar. İngiliz sömürgeciliğinin Afrika kıtasındaki etkileri bugün hala görülebilir ve İngiliz emperyalizminin mirası kalıcı bir etkiye sahip olmuştur. Bir zamanlar İngiliz kontrolü altında olan Afrika ülkeleri hala sömürgeciliğin izleriyle uğraşıyor.

Afrika’daki İngiliz Sömürgeciliğinin Mirası

Afrika’daki İngiliz sömürgeciliğinin mirası bugün hala hissedilen bir mirastır. Yüzyıllar geçmesine rağmen, sömürgeciliğin psikolojik ve toplumsal etkileri tam olarak anlaşılmamış ve Afrika ülkelerinin maruz kaldığı sömürü biçimleri tam olarak ele alınmamıştır.

Bunun nedeni kısmen, İngilizlerin Afrika ülkelerini yönettikleri dönemde uyguladıkları yapı ve politikaların bir kısmının işgal ettikleri ülkelerde yasa olarak kanunlaştırılmış olması ve toplumun belirli kesimlerini ezmeye devam eden bir eşitsizlik sistemi yaratmış olmasıdır. Sonuç olarak, birçok Afrika ülkesi marjinalleşme ve yoksulluk yaşadı ve emperyalizmin etkileri kıtanın politik ve ekonomik yapılarına yerleşmiş durumda.

Ayrıca, ırksal üstünlük ideolojileri, egemen sınıf tarafından sıklıkla ‘aşağı’ ve ‘geri’ olarak görülen yerli toplulukların ayrımcılığa uğramasına neden oldu. Sonuç olarak, bu topluluklar ülkelerinin politik ve ekonomik sistemlerine tam olarak katılamadılar. Dahası, İngilizler tarafından uygulanan politikaların, kurumların ve sistemlerin çoğu bazı Afrika ülkelerinin istikrarsızlığına yol açtı ve bu ülkelerin bazılarında çatışmalara ve iç savaşlara yol açtı.

Bu nedenle, İngiliz sömürgeciliğinin Afrika’nın gelişiminde oynadığı rolü tanımak önemlidir. Bu, özellikle birçok Afrika ülkesinin bugün hala sömürgeciliğin miraslarıyla karşı karşıya olduğu gerçeği ışığında doğrudur.

İngiliz Yönetimine Afrika Tepkisi

Topraklarının sömürgeleştirilmesini tamamen engelleyememiş olsalar da, Afrika ulusları İngiliz yönetimine karşı önemli bir direniş gösterdiler. Bunların en dikkat çekeni, Kenya yerli halkının İngilizleri ülkelerinden kovmak için bir araya geldiği 1952-1960 Mau Mau İsyanı’ydı.

Diğer önemli ayaklanmalar arasında 1881-1898 Sudan Mehdi Savaşı, 1905 Maji Maji İsyanı, Herbert Macaulay liderliğindeki Nijerya direnişi, Batı Afrika’daki Samori Ture isyanı ve Etiyopya hükümdarı II. Menelik liderliğindeki yirminci yüzyılın başlarındaki direniş yer alıyor. Bu Afrika isyanları İngilizler tarafından aşırı şiddetle karşılandı, ancak dünyaya kıtanın yerli halkının özgürlükleri için savaşabileceğini gösterdiler.

Afrika’daki İngiliz yönetimine karşı diğer direniş biçimleri arasında boykotlar, Afrikalı askerlerin isyanları ve Güney Afrika’daki Afrika Ulusal Kongresi gibi siyasi hareketler yer aldı. Bu çabalar, diğer ülkelerin çabalarıyla birleşince, sonunda bir dizi Afrika ülkesinin Britanya İmparatorluğu’ndan bağımsızlığını kazanmasına yol açtı.

Afrika’daki İngiliz sömürgeciliğinin mirası bugün hala hissediliyor olsa da, Afrika halkının uluslarının boyunduruk altına alınmasına karşı direnişini tanımak önemlidir. Bu cesur bireylerin çabaları asla unutulmamalı ve çabaları, dünyaya Afrika halkının hakları ve özgürlükleri için ayağa kalkabileceğini ve kalkacağını hatırlatmak için kullanılmalıdır.

Sömürgeciliğin Sonlandırılması Sırasında Alınan Önlemler

Sömürgeciliğin sonlandırılması sürecinde, Afrika ulusları için İngiliz yönetiminden özyönetime geçişi kolaylaştırmak amacıyla çeşitli adımlar atıldı. Bunlar arasında ekonomik ve politik reformlar ve İngilizlerin uyguladığı sömürge altyapısının sökülmesi yer aldı.

Örneğin, Afrika ülkelerinde ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla ekonomik reformlar uygulanırken, çok partili sistemlerin getirilmesi gibi politik reformlar, tüm vatandaşların yönetim sürecine dahil edilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe konuldu. Ek olarak, Afrika uluslarının kendi ekonomik sistemlerini geliştirmelerine olanak sağlamak için tarım ve ulaşım sistemleri gibi sömürge altyapısı söküldü.

Ancak bu çabalar, bazı Afrika uluslarının bağımsızlığın erken aşamalarında ekonomik gerileme ve gerileme yaşaması nedeniyle aksaklıklar yaşamadan gerçekleşmedi. Bununla birlikte, sömürgeciliğin sona erdirilmesi çabaları, bağımsız siyasi sistemlerin kurulması ve ekonomik reformların uygulanmasıyla birleşince, Afrika uluslarının kendi kendini yöneten ve bağımsız hale gelmesine yardımcı oldu.

İngiliz Sömürgeciliğinin Uzun Vadeli Etkileri

İngiliz sömürgeciliğinin Afrika’daki uzun vadeli etkileri çeşitli ve karmaşıktır. Bir yandan, İngiliz sömürgeciliğinin mirası, birçok Afrika ülkesine hala nüfuz eden bir eşitsizlik ve sömürü sistemi yaratmıştır. Öte yandan, İngiliz sömürgeciliğinin mirası, Afrika uluslarının bağımsızlık kazanmalarına ve kendi hükümetlerini kurmalarına da olanak sağlamıştır.

Ekonomik kalkınma açısından, İngiliz sömürgeciliğinin mirası, dış yardıma ve ticarete bağımlılık sistemi yaratmıştır. Bu, Afrika ülkelerinin kalkınma yardımı için yabancı ülkelere büyük ölçüde güvenmelerine ve kendi bağımsız ekonomik sistemlerini oluşturmalarını engellemiştir. Ayrıca, İngilizlerin Afrika ülkelerini şiddetli bir şekilde boyunduruk altına alması, ırkçılığın ve eşitsizliğin devam etmesine yol açmış ve bu da kıtadaki yoksulluğu ve azgelişmişliği daha da kötüleştirmiştir.

Afrika’daki İngiliz sömürgeciliğinin mirası, birçok Afrika ülkesini etkileyen devam eden istikrarsızlık ve iç çatışmada da rol oynamıştır. Bunun nedeni kısmen, İngilizlerin kıtayı yönettiği dönemde uyguladığı siyasi ve ekonomik sistemlerin istikrar sağlayamamış veya Afrika halkının ihtiyaçlarını anlamlı bir şekilde karşılayamamış olmasıdır. Dahası, sömürgecilik döneminde Afrika halkının şiddetli bir şekilde bastırılması, Batı’ya karşı kızgınlık ve düşmanlığa yol açmış ve bu da birçok Afrika ülkesinde şiddeti ve huzursuzluğu körüklemiştir.

Afrika Toplumu Üzerindeki Etki

İngiliz sömürgeciliğinin Afrika toplumu üzerindeki etkileri çok yönlü ve kapsamlıdır. İngiliz sömürgeciliğinin mirası, siyasi ve ekonomik eşitsizliğe ve Afrika kaynaklarının ve emeğinin sürekli sömürülmesine yol açmıştır. Bu durum, yerli topluluklar ve yoksulluk içinde yaşayanlar da dahil olmak üzere toplumun belirli kesimlerinin sürekli olarak dışlanmasına da yol açtı.

Ayrıca, İngiliz sömürgeciliğinin mirası, geleneksel kültürün, dillerin ve manevi uygulamaların kaybına yol açmış ve bu da birçok Afrikalı insan arasında kimlik ve aidiyet duygusunun aşınmasına yol açmıştır. Son olarak, İngiliz sömürgeciliğinin mirası, ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının devam etmesine ve ayrıca dışarıdakilere ve iktidar pozisyonlarındakilere karşı genel bir güvensizliğe yol açmıştır.

İngiliz sömürgeciliğinin Afrika’daki etkileri uzun süreli ve geniş kapsamlı olmuştur ve Afrika ulusları ancak bu etkileri kabul edip anlayarak iyileşmeye başlayabilir. Ayrıca, bugün sahip oldukları toplumları yaratmak için uluslarının boyunduruk altına alınmasına karşı savaşan Afrika halkının cesur çabalarını takdir etmek de önemlidir.

Margaret Hanson

Margaret R. Hanson, Birleşik Krallık'tan bir gazeteci ve yazardır. On yılı aşkın bir süredir Birleşik Krallık hakkında siyaset, güncel olaylar ve kültür gibi konuları kapsayan yazılar yazıyor. Margaret ilgi çekici, bilgilendirici ve düşündürücü işler üretmeye kendini adamıştır.

Yorum yapın